TOKAT/ARTOVA/KUNDUZAĞILI KÖYÜ WEB SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
  köse yazilari
 

 

 
Kur'an-ı Kerim Yerlerde Sürükleniyor, Çiğneniyordu
        
SEBİL'in "İnkilap Mezalimi" sütununda yayınlanması için, geleceğin nesline ibret olacak ve "özgürlük"ten dem vuranların yüzlerine şamar olup inen bir hadiseyi nakletmek istiyorum."
"Hadiseyi, batılılaşmak ve cibilliyetten, maneviyattan kurtulmak pahasına zorbalarca istibdat altında tutula, zulümden kan ağlayan binlerce Anadolu köylüsünden biri anlatıyor.
Buraya ismini yazmıyorum bu ihtiyarın. Onun son demlerini de birkaç zibidi çıkıp zehir etsin istemem. Sadece bana anlattığını size nakledeceğim. Onun anlatışındaki ızdırap dolu hissiyatı tamamiyle vermem mümkün değil. Fakat gayret göstereceğim.
Şöyle anlattı:"
"Malum yıllardı evlad. Mevsim güz. Her an başımıza bir iş gelir korkusuyla yaşadığımız, yanyana gelip derdimizi bile dökemediğimiz kara günlerden biriydi.
Bir baykuş çıkageldi Artova'nın Kunduzağılı köyüne. Ne kadar ahmak ve ne kadar korkakmışız; çoluk çocuk korkudan ağlaşıyor, bizler titreşiyoruz.
Zabitler köyü bastılar. Hemen Ahmet efendi'yi çağırdılar. Soyadı Duran'dır. Sonradan kanunu çıkınca verdiler. Bu Ahmet Efendi alim adamdı. Tokat ve ahalisinden devlet adamları da dahil herkes tarafından tanınırdı. Kur'an okuturdu. İlmi üstüne civarda yoktu.
Fakirdik. Bari ilmen fakirliğimizi telafi edelim diye Ahmet Efendi bizi okutuyordu. Zabitler biraz sonra kucaklarında Kur'an-ı Kerimlerin de bulunduğu kitapları getirdiler."
"Başzabit kitapları yere atmalarını emretti.
Duraklamadılar, hemen yere attılar.
Ahmet Efendi dayanamadı, zabite hitaben:
-Efendi yeğen. İçinde Kur'an-ı Azim'üş-Şan da mevcut. Sen Allah'tan korkmaz mısın?.. dedi.
Zabit kızdı, hocamızın üstüne yürüdü. Olanca hıncıyla vurmaya başladı. Hocamızın yüzü sakalı kan içinde kaldı. Oluk gibi kan akıyordu elleri kelepçeli biçare ihtiyarın yüzünden."
"-Allah'tan korkmaz imansız. Bu yaptığın yanına kalmaz inşaallah!..diye inledi.
Zabit köpürdü, bağırdı:
-Kes sesini. Senin boynuna ip takar köpek gibi köy köy dolaştırırım! dedi.
Bu laf Kunduzağılı köylüsünün hala kulaklarındadır. Sonra Hocamızı zabitler koltukladılar. Mecalsizdi. Buna rağmen inler gibi konuşuyordu:
-Köpek de Allah'ın mahlukudur. Fakat zalim değildir. Şu zulümleri gören ve boyun eğen insan olacağıma köpek olsam iyiydi."
"Zabit küplere bindi. Fakat bu defa hiç beklemediğimiz bir hareket yaptı. Bir zabitin elinden Kur'an-ı Kerim'i aldı. Parçaladı. Ayağının altına alıp çiğnemeye başladı. Diğer zabitlere de çiğnemeleri için bağırdı.
Dehşet verici bir gündü, evlat. Allah bir daha göstermesin. Seneler sonra bu hadisedeki zabitlerden birisine Sivas'ta rastladım. Kocamıştı. Yanaştım yanına, hatırladı. Çok ağladı. Teskereden sonra gözüne sis inmiş. Çok çok pişman olmuş. Ben asıl o zabiti merak ediyordum. Sordum. Şarkta feci surette öldürüldüğünü söyledi.
                                      Recep Seyhan. Turhal-Sebil"
 
 
 
Creative Commons License
  Bugün 3 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!



 
 
kunduzagilikoyu.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol